Gençliğimizin nereye gittiğini hiç düşündünüz mü? Ya da gençliğimizin içinde bulunduğu sürecin karmaşıklığını ve daha da önemlisi koşar adım yol alışındaki rotasızlığı hiç düşündünüz mü?
Belki çoğunuz ilk kez böyle bir soruyla karşılaşıyor ya da ilk kez böyle bir düşünceye zorlanıyorsunuz. Fakat gençliğimizin içinde bulunduğu süreci düşündüğümüzde, düştükleri bunalım ve arayışların getirdiği ümitsizlikle, ülkemizin geleceğine ne denli zarar verdiğini görme imkânı bulabileceğiz.
Yıllardır ülkemizi geriye götüren PKK sorununu bir kenara bırakın, son yıllarda yaşanmakta olan bireysel terör ve maneviyat eksikliği ile ülkemizi saran sapkınlığın gidişatı ülkemizi resmen felakete sürüklemektedir.
Gençliğimizin içine düşmüş olduğu bataklık gerçekten de ürkütücü boyutlardadır.
Özellikle son zamanlarda patlak veren tecavüz ve cinayetler ülkemizi çağdaş dünya ülkelerine adeta rezil etmektedir.
Cinayet, kapkaç, tecavüz, dayak ve şiddetle "dolu" ülkemizde suç işlemeyi alışkanlık haline getiren kişiler, "yöntemlerine" her gün bir yenisini eklemektedirler.
E...Hal böyle olunca da 21.yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan bir gündemle karşı karşıya kalabiliyoruz.
Peki ama suçlu kim?
Kim olacak? Tabii ki bizleriz.
Ama kuşkusuz Türkiye Medyası’ndaki vurdumduymazlığın etkisi de hiç azımsanmayacak bir orandadır. Televizyonlarımızın büyük bir bölümü ahlaktan ve hukuktan yoksun dizilerle dolmuş taşmıştır.
Gençlerimizin zihinleri şeytanca bulandırılarak, ülkemiz içinden çıkılmaz bir bataklığa sürüklenmek istenmektedir. Eğitici ve yönlendirici programların yerini saçma sapan cinayetleri, tecavüzleri konu alan programlar almıştır.
Aile yapısı dejenere edilerek geleceğimizin güvencesi olan gençlerimiz resmen otlaştırılmaya çalışılmaktadır. Çakma Polat Alemdarların türediği, tecavüzcü Coşkunların yetiştiği bir ülkenin refaha kavuşması ne derecede mümkündür?
Aile eğitiminin ve dahası maneviyat eksikliğinin gençlerimizde yaratmış olduğu tahribat kim ne derse desin ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Günümüz Türkiye’sinde çeşitli eylemlerle sapık düşünceler gençlerimize aşılanarak toplumumuz uçuruma sürüklenmektedir.
Huzurlu bir Türkiye için gençlerimizi ahlak kuralları ve çağdaş dünya kurallarına uygun bir şekilde yetiştirmekten başka şansımız kesinlikle yoktur.
Emperyalist güçlerin insanlarımızı inançlarından mahrum bırakarak dünyaya hâkim olmak istedikleri açıktır. İnançsız bir insanın toplum düzeni için çalışması gerçekten olanaksızdır. İnançsız bir insanın çöp tenekesinden kesinlikle bir farkı yoktur. Ülkemizde yaşanmakta olan bu travma yarın içerisinden çıkamayacağımız sorunlara yol açacaktır.
Gençlerimiz geleceğini çalışarak garanti altına almayı öğrenmek yerine bir kısım medyanın saçma sapan programları yüzünden kolay para ve şöhret hayalleri ile yatıp kalkmaktadır.
TV dizilerindeki karakterlere özenip birer cani olabilen gençlerimiz bu özentilerin gereksizliğini ne yazık ki düşünememektedirler.
Düşünen, üretebilen ve geleceğini önemseyen zeki gençlerin yetişmemesi için çirkince oyunlar her geçen gün devam etmektedir. Ülke olarak, gerçekten gelişmiş medeniyetler seviyesine gelebilmemiz için gençliğimize sahip çıkmaktan başka bir alternatifimiz yoktur ve olamaz da.
Serdar Sadık Şimşek /
alıntı
Anasayfa 
